NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI:
272 - (649) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. جميعا عن
أبي معاوية.
قال أبو كريب:
حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة؛
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "صلاة
الرجل في
جماعة تزيد على
صلاته في
بيته، وصلاته
في سوقه، بضعا
وعشرين درجة.
وذلك أن أحدهم
إذا توضأ
فأحسن الوضوء
ثم أتى
المسجد. لا
ينهزه إلا
الصلاة. لا
يريد إلا
الصلاة. فلم
يخط خطوة إلا
رفع له بها
درجة. وحط عنه
بها خطيئة.
حتى يدخل
المسجد. فإذا
دخل المسجد
كان في الصلاة
ما كانت الصلاة
هي تحبسه.
والملائكة
يصلون على
أحدكم ما دام
في مجلسه الذي
صلى فيه.
يقولون:
اللهم! ارحمه. اللهم!
اغفر له.
اللهم! تب
عليه. ما لم
يؤذ فيه. ما لم
يحدث فيه".
[ش
(صلاته في
بيته وصلاته
في سوقه)
المراد صلاته
في بيته وسوقه
منفردا. (لا
ينهزه إلا
الصلاة) أي لا
تنهضه وتقيمه.
(خطوة) بالضم
ما بين
القدمين،
وبالفتح
المرة
الواحدة].
{272}
Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şey be ile Ebu Kureyb, ikisi birden Ebu Muâviye'den rivayet ettiler. Ebu Kureyb
Dediki: Bize Ebu Muâviye; A'meş'den, o da Ebu Sâlih'den, o da Ebu Hureyre'den
naklen rivayet etti. Demişki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Kişinin cemaatla
kıldığı namaz, evinde ve pazarında kıldığı namazından yirmi kusur derece ziyâde
olur. Bu da, şundandır: Cemâatdan biri abdest alır da onu tertemiz yapar; sonra
mescide gider, kendisini namazdan başka hiç bir şey harekete geçirmez, namazdan
başka hiç bir niyeti de olmazsa mescide girinceye kadar attığı her adıma
mukabil ona bir derece yükseltilir. Ve yine attığı her adıma mukabil bir günâhı
bağışlanır. Mescide girdiği zaman dahî kendisini orada namaz hapsettiği
müddetçe namazda sayılır. Böylesi namaz kıldığı meclîsde bulunduğu müddetçe
melekler kendisine salât eyler ve: (Yâ Rab! Buna rahmet buyur. Yâ. Rab! Bunu
mağfiret eyle! Yâ Rab! Burada eziyet vermedikçe, abdestini bozmadıkça bunun
tevbesini kabul et! derler.» buyurdular.
(649) حدثنا
سعيد بن عمرو
الأشعثي.
أخبرنا عبثر.
ح وحدثني محمد
بن بكار بن
الريان. قال
حدثنا إسماعيل
بن زكرياء. ح
وحدثنا ابن
المثنى. قال:
حدثنا ابن أبي
عدي عن شعبة.
كلهم عن
الأعمش، في
هذا الإسناد،
بمثل معناه.
{….}
Bize Saîd b. Amr
El-Eş'asî rivayet etti. (Dediki): Bize Abser haber verdi. H.
Bana Muhammed b. Bekkâr
b. Reyyân da rivayet etti. Dediki: Bize İsmail b. Zekeriyyâ rivayet etti. H.
Bize İbnü'l - Müsennâ da
rivayet etti. Dediki: Bize İbni Ebî Adiyy, Şu'be'den rivayet etti. Bunların
hepsi A'meş'den bu isnâdla bu hadîsin mânâsı gibi rîvâyetde bulunmuşlardır.
273 - (649) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن أيوب السختاني،
عن ابن سيرين،
عن أبي هريرة؛
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن
الملائكة
تصلي على
أحدكم ما دام
في مجلسه.
تقول: اللهم!
اغفر له.
اللهم! ارحمه.
ما لم يحدث.
وأحدكم في صلاة
ما كانت
الصلاة تحبسه".
{273}
Bize İbni Ebî Ömer de
rivayet etti. (Dediki) : Bize Süfyan, Eyyûb-u Sahtiyânî'den, o da İbni
Sîrîn'den, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Şüphesiz ki sizden
biriniz namaz kıldığı yerinde bulunduğu müddetçe, melekler ona salât eyler ve
abdestini bozmadığı müddetçe: Yâ Rabbî!
Buna mağfiret eylel Yâ Rabbî! Buna rahmet eyle!., derler. Sizden biriniz
kendisini namaz hapsettiği müddetçe; namazda sayılır.» buyurdular.
274 - (649) وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا بهز.
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت،
عن أبي رافع،
عن أبي هريرة؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال:
"لا
يزال العبد في
صلاة ما كان
في مصلاه.
ينتظر الصلاة،
وتقول
الملائكة:
اللهم! اغفر
له. اللهم!
ارحمه حتى
ينصرف أو
يحدث" قلت: ما
يحدث؟ قال: يفسو
أو يضرط.
{274}
Bana Muhammed b. Hatim
de rivayet etti. (Dediki) : Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b.
Seleme, Sâbit'den, o da Ebu Râfi'den, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti
ki; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Kul, namazgahında
namazı beklediği müddetçe namazda olmakda devam eder; melekler de ta oradan
gidinceye yahut abdest bozuncaya kadar: Yâ Rabbî! Onu mağfiret eyle! Yâ Rabbî!
Ona rahmet eyle!., derler.» buyurmuşlar.
Râvî diyor ki: Abdestini
bozmak ne oluyor? dedim: «Fıslatır yahut zartlatır.» dedi.
275 - (649) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
"لا
يزال أحدكم في
صلاة مادامت
الصلاة تحبسه.
لا يمنعه أن
ينقلب إلى
أهله إلا
الصلاة".
{275}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Ebu'z-Zinâd'dan duyduğum, onun da A'rac'dan,
onun da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Sizden biriniz
kendisini namaz hapsettiği ve ailesi nezdine dönmekden kendisini ancak namaz
men ettiği müddetçe namazda olmakda devam eder.» buyurmuşlar.
276 - (649) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس.
ح وحدثني محمد
بن سلمة
المرادي.
حدثنا عبدالله
بن وهب عن
يونس، عن ابن
شهاب، عن ابن
هرمز، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
"أحدكم
ما قعد ينتظر
الصلاة، في
صلاة، ما لم
يحدث. تدعو له
الملائكة:
اللهم! اغفر
له. اللهم! ارحمه".
{276}
Bana Harmeletü'bnü Yahya
rivayet etti. (Dediki) : Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber
verdi. H.
Bana Muhammed b.
Selemete'l Muradi de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb, Yûnus'dan,
o da İbni Şihâb'dan, o da ibni Hürmüz'den, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet
etti ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Sizden biriniz namazı
bekleyerek oturduğu müddetçe abdestini bozmamak şartı ile namazdadır. Ona
melekler duâ eder; Yâ Rabbi! Bunu mağfiret buyur! Yâ Rabbî! Buna rahmet eylel
derler.» buyurmuşlar.
(649) وحدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم، بنحو
هذا.
{….}
Bize Muhammed b. Râfi'
de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrazzâk rivayet etti. (Dediki) : Bize
Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den bu hadîs gibi rivâyetde bulundu.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Namaz» bahsinin bir iki yerinde; Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbni Mâce
«Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
650 nolu Hadis'in
izahını mutlaka okuyun!
Meleklerin salâtı:
Mü'minler için istiğfarda bulunmakdır. Bâzıları buradaki meleklerden murâd
Hafaza yahut seyyare melekleridir. Her iki nevi birden kasdedilmiş de olabilir;
demişlerdir. Melâike kelimesi harf-i tarif ile kullanılmış bir cem'idir. Harf-i
tarif istiğrak yâni umûm ifâde eder.
Görülüyor ki abdest
alarak mescidde namazı bekleyen bir kimse için melekler istiğfarda bulunurlar;
onun için, Allâh'dan mağfiret ve rahmet dilerler. Bu iki kelimenin arasındaki
fark şudur: Mağfiret, günahları örtbas etmekdir; Rahmet ise kul'a bol bol ihsanda
bulunmakdır.
— Burada :
«Eziyet vermedikçe,
abdestini bozmadıkça bunun tevbesini kabul et!» ifâdesinden murâd: «Abdestini
bozmak suretiyle meleklere eziyet vermedikçe.» demekdir. Yâni cümleden mef'ûl
hazf edilmişdir. Zîra melekler abdest bozmakdan eziyet duyarlar. Abdest
bozmakdan murâd ise hadîsin bir rivayetinde beyân buyurulduğu vecîhle sesli
veya sessiz yellenmekdir.